9 Ağustos 2011 Salı

Kuzusuz ilk gün

bu sabah yine her zamanki gibi kalktık bebeğimle. Gideceğim içine mi doğdu yoksa sık sık yaptığı gibi bu saatlerde uyanmış olmayı mı tercih ediyordu anlamak istemedim. Oturup onu izlemek onunla kıkırdamak istedim olamazdı vakit daralıyordu. emzirirken doya doya emmesini istedim ama oyuna sardı yarım bıraktı devam ederim sonra sandı , yanıldı.
Üstelemedim, ayaklarını tutup mıkırdanmasına izin verdim. Kalkıp bir yandan giyinirken  bir yandan çantamı hazırladım. Yeni okuduğum kitap ve süt pompasını çantama attım.Babası bu arada uyandı ve uyumak istercesine sesler çıkaran oğlunun talebine karşılık verdi.Onu sallamaya başladğında ben hazırlanmış biraz kahvaltı yapmış kapıya yönelmiştim. Ayaklarından öptüm, ayaklarını yemek istedim.. kocaman bir gülücükle teslim ettim babasına ve çıktım... Her zamanki yerde servisimi bekledim, gecikince telaşlanıp servisin geldiği yöne doğru  yürüdüm tam kösede halk ekmek büfeyi gectiğimde göründü. Servisi durdurmak isterken elimi kaldırmıştım aniden ama arkamdan ilerleyen adamcağızı farketmedim. Carpışmadık ama çarpmış kadar oldum. Servise bindim.Kimi selam verdi kimi eskisi gibi soğuktu, ben de öyle...ya buz gibiydim ya da bir yanardağ gibi.
aklıma getirmemeye calışıyordum, özellikle onu düşünmemeye..Oğlumu Kuzey'imi. üstelik bugün aşı günüydü. Bana en çok ihtiyac duyduğu nadir günlerden biriydi...ve ben yoktum. Anladığında buna çok bozulacaktı, ben simdiden bozuktum bu duruma hatta daha da öncesinden...ilk yazdığım yazıdan beri yani sen karnımda 16 haftalıkken dile getirdiğimden beri...
Fabrikada ilk gün tahmin edilebildiği gibi kısa konuşmalar selamlaşmalar tebrikleri almalarla geçti. Daha çok oryantasyon dönemini andıran yarım günün ardından işlerin ucundan ufak ufak tutmaya basladım. Buurada kalite ekibi çok da vasıf istemeyen bir sürü ıvır zıvırın peşinde koşarak çalışır. her ıvır zıvır kendi çapında önmelidir üstelik ama o kadar  çokturlar ki, sırf çok iş olduğundan ıvır zıvır derim. oysa ben ar-ge ruhluyumdur ama argeci olmak nasip olmadı hiç.arada babası beni arayıp oğlumuzun iyi olduğunu söyledi ya da ben babanneyi arayıp nasıl gittiğini sordum.Aşı onu aşı anı dışında etkilememişti.Zaman geldiğinde saat 3 buçuk olmuştu. bu saate kadar dayanmıştım ne var ki.Evet bebeğim beni rahatlatmadığından süt göğsüme dolmuştu. Öğle tatilinde gözüme kestirdiğim gibi dıoğru arşive gittim ve sütümü sağdım 200 cc olunca bıraktım çünkü biberon kapasitesi de o kadardı. saklama poşetlerimi almayı unuttuğumdan pompanın biberonu ile saklayacaktım. Arşivdeki bayan arkadaş revirdeki buzdlabını hatırlattı bana.Ki bu çok iyi oldu, DR bey de hem dolabı hem de bundan böyle  sağmak için reviri kullanabileceğimi söyledi. İyi bir başlangıç, artık gönül rahatlığıyla sana süt hazırlayabileceğim.Bundan böyle gün için de de annenin aromasını alabileceksin bebeğim.
Akşam olması uzun sürmedi.:) Servisime eve dönüş için ilerlerken babanne tekrar arandı, oğluşumuzun uyumak üzere olduğu öğrenildi ve servise binildi. Çalışan anne ile ilgili o romanı hevesle okurken Çorlu'ya vardığımızı anlamadım bile. Kuzey'in yüüzünü hayal ettim ama hiç tam anlamıyla oturtamadım hayalime yüzünü. Bu gün Salı pazarı var ve eve kavuşmam için koca bir ejder gibi üzerime saldırıyor insan ve pazar arabası topluluğu.
Bebeğim kapıda babasının kucağında beni bekliyordu beni görünce önce farketmemişcesine başını cevirdi. Bir kaç kez seslendikten sonra bana o sabah yüzünde bıraktığım koca gülümsemesi ile karşılık verdi. Hemen temizlendim ve onu kucağıma aldım önce salonda biraz oturduk ben ona güldükçe o bana kahkaha attı üstelik gıdıklamıyordum bile. Beni özlemişti, her halinden belliydi. Onu emzirmek için yatagımıza götürdüğümden zevkten gülmeye basladı, çok ilginç biraz da duygusal bir hooşluk yasattı bana. Süt dolmuş memeye saldırısı ve bıraksan saaatlerce emcek edasını unutamam. Uzun sayılacak bir süre emdi sonra oyunlar yaptı yüzümü okşadı saplak attı güldü çığlıkladı...Bacaklarındaki iğne izlerini inceledim içim sızlayarak. Hain hemşire birini biraz acıtmış olacak ki deriye yakın 1 cm lik çizgi şeklinde bir kızarıklığı var:(
günün geri kalanı rutin geçti. yemek yendi Kuzey uyuytuldu ve ben bu yazıyı yazarken baba karayip korsanları ölü adamın sandığı filminin tv yayınını tekrar izlemekteydi. Çay faslından sonra herkes teker teker uykuya gömüldü. sıradaki ben olmalıyım. Bebeğimin huzur dolu fısırtısında uyumak için can atıyorum ve yarını düşünüyorum, sonra diğer günü...
Ve Allahım sana yalvarıyorum.Bebeğim, babası ve benim için hayırlı bir kapı aç bize Rabbim!!!

Ve Allahım sana yalvarıyorum.Bebeğimi her fenalıktan her acıdan her musibetten koru Rabbim!!!
Ve Allahım sana yalvarıyorum.Bebeğimi ve bizi senden başka kimseye muhtaç etme Rabbim!!!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder