29 Ağustos 2013 Perşembe

yaralayan babacılık...

Oğlumla çok eğleneiliyorum... istediği şeyleri yaptığımda mutlu olduğundan çok yapmadığımda  girdiği krizler olsa da... herşeyi "hayııır annniiee" oyunu ile gıdıklanmacaya dönüştürdüğümüz oluyor nadirde olsa.



Ama o çoğu zaman babasını tercih ediyor, aslında beni hiç talep etmiyor, ben istemediği bir ot gibi burnunda bitiyorum gibi davranıyor bana..yada superstar edasıyla nazını çektiriyor, sinirlenince bana kızıyor..

bloga birşeyler yazayım diye içimden geçirdiğimde tereddütsüz onunkini açtım. Aslında buyuyen gelisen süprizlerle bizi heyecanlandıran bir bebek olmuşken melisin blogunu ikinci plana atıverdim.

Bu sıra acayip kıskanıyorum Kuzeyi babasından.Sanki bir gün bir kıyamet kopsa Allah korusun parçalansak beni bir daha görmek istemeyecekmişcesine yaralanıyorum düşününce, elimi karnımda buluyorum,oğlummm diye sızım sızım dökülüyor yaşlar içime.

bana bunu hepbirlikte yaşadığımız bu yuvada neden yaşatıyor diye murata kızıyorum ,agresifleşiyorum ve aramız bozuluyor derdimi anlatamadığımdan..
o an kendime bile anlatmamış oluyorum aslında ,sadece hislerim beni o karanlık kuyuya itmiş oluyor ya bir kere...çekip çıkarılmıyorum da üstelik

Melis bozuyor karanlıklarımı dağıtıyor kara bulutlarımı kucağıma gelmek için mama yemek için ya da uyumak için beni ikna etmeye çalışıyor ya ağlayarak ya mıyk mıyklanarak.Ona yöneliyorum.

Ve aslında o an bana doğru adım atmak üzere olan oğlum birden tekrar babaya dönmüş oluyor belki de kimbilir.

Melis küçükken ve Kuzey anlama yaşındayken bu dengeyi kurabileceken neden Muratın bana destek(pardon bu kelimeyi kullanmamalıydım) olmadığını sorgulamamla susmam bir oluyor. Cevap zaten hayatımızın tam ortasında ama bir de onun ağzından düşen bir kaya parçası gibi her türlü ipi koparıyor. "bu aralar böyle, üstüme gelme lütfen"

sonra ayrı odalarda sanki kendi çocuklarımızla teselli olarak geceye kavusuyoruz.ve sonra sabaha..ayrı odalarda ayrı çocuklarla.

babasını çok özleyen bir kız çocuğıu ve annesine ihtiyacı olmadığını düşünen bir erkek çocuğu yetiştiriyoruz.
hepsi bu

vebali omzumda..ben ikimizin yerine de hissediyorum

hayatımızda o kadar çok stress unsuru var ki şu ara. gözümüze yalancı pembe gözlükler de uymuyor, eğreti duruyor, tadını alamıyoruz.
TV açtığımızda gördüğümüz ölü bedenler bir tarafa kişisel hayatımızı  bir kaosa sokmuş gibi yaşıyoruz. İçinde bulunduğumzu bir depresyondan çocuklarımızı olduğunca uzaklarda tutmamız gerekiyor oysa ama biz en çok nazımızın geçtiği kalbimizin diğer yarısını yaralıyoruz.


Velhasıl, oğlum!
Baban kadar ben de; ben kadar baban da seni seviyoruz.Seni en az melis kadar melisi en az senin kadar seviyoruz.
Melis de en az biz kadar sana muhtaç ve sana bağlı,seni seviyor bilmelisin.
Kardeşine sahip çıkmanı dilerim

Her ne olursa olsun Allaha emanet olun. Allah daima yar ve yardımcınız olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder